Zangezur'da Leopar Sürprizi! Dağların Hayaleti Geri mi Döndü?
Gündem

Zangezur'da Leopar Sürprizi! Dağların Hayaleti Geri mi Döndü?


08 June 20255 dk okuma2 görüntülenmeSon güncelleme: 08 June 2025

Zangezur Dağları'nda uzun zamandır beklenen bir an gerçekleşti. Aralık ayından bu yana kameralara yansıyan yavru İran parsı ve annesi, bölgedeki umutları yeniden yeşertti. Ermeni Yaylası'nın tarihi sakinlerinden olan ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Pars veya Kafkas Leoparı, bu görüntülerle adeta yeniden doğuşunu ilan ediyor.

Leoparların Zorlu Hayatı ve Koruma Çabaları

Ne yazık ki, kaçak avlanma ve yaşam alanlarının tahribi nedeniyle leopar nüfusu ciddi şekilde azalmış ve 1987'de Ermenistan SSR Kırmızı Veri Kitabı'na dahil edilmişti. Bu heybetli hayvanların dünya genelinde sadece 500-600 civarında kaldığı tahmin ediliyor. Ermenistan'daki sayıları ise son 20 yılda 7 ile 10 arasında değişiyor. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından hızlanan madencilik ve altyapı projeleri, Zangezur ekosistemini daha da tehdit ediyor.

Ancak umutlar tükenmiş değil. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ve Ermenistan Çevre Bakanlığı, 2002'den beri üç katmanlı bir koruma ağı örüyor:

  • Sınır ötesi ekolojik koridor: İran'dan Azerbaycan ve Gürcistan'a uzanan dağ sırtları, tel örgüsüz tek bir "yaşayan damar" haline getiriliyor.
  • Bilimin gözü: Humboldt Üniversitesi ortaklığındaki kamera-tuzaklar ve DNA analizleri, 2006'dan beri "dağın hayaleti" olarak bilinen leoparları takip ediyor ve nüfusun nabzını tutuyor. En az on dört yetişkin hayvanın kimliği belirlenmiş durumda.
  • "Pars bekçileri": Ararat, Vayots Dzor ve Syunik köylerinden 20 gönüllü, kaçak avcılıkla mücadeleye katılıyor.

Yavru Leoparın Bilimsel ve Sembolik Önemi

Bir dişi leoparın yavru büyütebilmesi, bölgede yeterli av, sessizlik ve güvenli sığınak olduğunu gösteriyor. Leopar gibi yavaş üreyen türler için her yeni birey büyük önem taşıyor. 31 Mart 2025 tarihli video haberde, bir dişiyle gece devriyesine çıkan yavrunun hızla kilo alıp çevreyi keşfetmesi, Ararat, Vayots Dzor ve Syunik bölgelerinin canlılığını kanıtlıyor.

Zangezur ve çevresindeki dağlık alanlar, leoparların yanı sıra zengin bir yaban hayatına ev sahipliği yapıyor. Özellikle gözlemlenip izlenen türler arasında Bezoar keçisi, yaban domuzu, Avrupa karacası, Hint kirpisi, Ermeni yaban koyunu, kahverengi ayı ve Avrasya vaşağı bulunuyor. Bu türler, hem leoparın av kaynağını oluşturuyor hem de bölgenin biyolojik çeşitliliğinin devamı için kritik önem taşıyor.

Tehditler ve Gelecek Beklentileri

Syunik'teki bakır-molibden madenleri, Zangezur koridorunun tam kalbini keserek habitat bütünlüğünü zedeliyor. Ağır metaller ve yol ağları, leoparın avı olan Bezoar keçisi ve yaban koyunlarının göç yollarını daraltıyor. İklim değişikliğinin etkileri de göz ardı edilemez. Son 20 yılda yağış %10 azalırken, ortalama sıcaklık 1°C'yi aştı. Kuraklık av stoklarını azaltıyor ve dağ çayırları sararıp su kaynakları geri çekildikçe leoparın avı daha yükseklere kaçıyor.

Uzmanlar, insan faaliyetinin sıfıra indirildiği rewilding çekirdekleri (yeniden yabanlaştırılmış IUCN Kategori Ib “wilderness area” blokları) oluşturulmasının zorunlu olduğunu vurguluyor. Bu alanlarda hiçbir madencilik, yol veya yerleşim faaliyetine izin verilmemeli ve gerçek anlamda "hayvanlara terk edilmiş" koridorlar yaratılmalı. Ancak mevcut modelin büyük ölçüde yabancı fonlara bağımlı olması, ulusal bütçeden ve uzun vadeli yasal kalkanlardan yoksun kalma riskini doğuruyor. Bu durum, koruma vizyonunun sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.

Zangezur'da görülen yavru leopar, Ermenistan'da yürütülen 20 yıllık disiplinli çalışmanın bir ödülü ve doğanın kendini yenileme gücünün bir hatırlatıcısı. Bölgesel koridorların genişletilmesi, madencilik baskısının sınırlanması, iklim dirençli stratejiler ve yerel halkın tam katılımı sağlanmadan İran parsı yeniden kritik eşiğe sürüklenebilir. Ermenistan örneği, bilimsel izleme, sınır ötesi işbirliği ve toplumsal sahiplenmenin bir araya geldiğinde nasıl umut verici sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. Kafkasya'nın, bir zamanlar 'dağ hayaleti' olarak anılan simgesinin geleceği, tam da bu dengenin korunmasına bağlı.