Birleşmiş Milletler'in (BM) yayımladığı liste, Türkiye'nin İsrail ile ticaretinin devam ettiğini ve hatta rekor seviyelere ulaştığını ortaya koydu. "Tamamen durduruldu" açıklamalarına rağmen, 2024 yılında Türkiye'nin İsrail'e ihracatı 2.86 milyar dolara ulaşarak, önceki yıla göre yüzde 20'nin üzerinde bir artış gösterdi. Bu durum, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Türkiye-İsrail Ticaret İlişkileri: Gerçekler Ne Söylüyor?

Türkiye ve İsrail arasındaki ticari ilişkiler, uzun yıllardır devam ediyor. Ancak, son dönemde yaşanan siyasi gerilimler ve kamuoyunun baskısı, ticaretin durdurulması yönünde beklentiler oluşturmuştu. Hükümet yetkilileri de çeşitli zamanlarda İsrail'e yönelik ticari kısıtlamalar getirildiğini açıklamıştı. Fakat, BM'nin yayımladığı liste, durumun farklı olduğunu gösteriyor.

İhracat rakamlarındaki bu artışın nedenleri arasında, mevcut sözleşmelerin devam etmesi, alternatif pazarlara geçiş sürecinin zaman alması ve bazı ürünlerin İsrail üzerinden başka ülkelere ihraç edilmesi gibi faktörler bulunuyor. Ancak, bu durum, kamuoyunda tepkilere yol açarak, hükümetin daha şeffaf ve kararlı adımlar atması yönünde beklentileri artırıyor.

İhracat Verileri Ne Anlama Geliyor?

2024 yılındaki %20'lik ihracat artışı, Türkiye ve İsrail arasındaki ticari ilişkilerin hala güçlü olduğunu gösteriyor. Bu durum, özellikle Filistin meselesi nedeniyle İsrail'e karşı boykot çağrıları yapan kesimler tarafından eleştiriliyor. İhracat kalemleri arasında gıda ürünleri, demir-çelik, kimyasal maddeler ve tekstil ürünleri yer alıyor. Bu ürünlerin İsrail'e ihracatı, Türkiye ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı oluştururken, aynı zamanda etik tartışmaları da beraberinde getiriyor.

• Gıda ürünleri: Sebze, meyve, tahıl gibi temel gıda maddeleri.
• Demir-çelik: İnşaat sektöründe kullanılan demir ve çelik ürünleri.
• Kimyasal maddeler: Sanayi üretiminde kullanılan çeşitli kimyasallar.
• Tekstil ürünleri: Giyim, ev tekstili ve diğer tekstil ürünleri.

Sonuç olarak, Türkiye'nin İsrail ile ticaretindeki bu rekor artış, kamuoyunda tartışmalara neden olurken, hükümetin bu konuda daha şeffaf ve tutarlı bir politika izlemesi gerektiği yönündeki beklentileri artırıyor. İlerleyen dönemlerde, bu durumun Türkiye-İsrail ilişkileri ve Türkiye'nin dış politikası üzerindeki etkileri yakından takip edilecek.