
TOGG'un Sonu Mu? Batarya Kapitalizmi Türkiye'yi Nasıl Vurdu?
2025 yılının ilk çeyreği, elektrikli araçlar (EA) sektöründe büyük değişimlere sahne oldu. Avrupa pazarındaki rekabet, Çin'in yükselişi, lityum madeni savaşları ve yapay zekanın araçlarda kullanımı, sektörü yeniden şekillendiriyor. Peki, AKP'nin gözde projesi TOGG bu yarışta nerede?
Elektrikli Araçlarda Yeni Dönem: Batarya Kapitalizmi
Elektrikli mobilite sadece çevreci bir çözüm değil, aynı zamanda küresel güç dengelerini etkileyen stratejik bir alan haline geldi. Otomobil endüstrisindeki tekelleşme eğilimi, elektrikli araçların yükselişiyle daha da karmaşık bir hal alıyor. Avrupa pazarında elektrikli araç satışları hızla artarken, Çinli üreticiler de pastadan pay kapmaya çalışıyor. Ancak bu rekabetin arka planında, lityum madeni kaynaklı jeopolitik gerilimler ve yapay zeka hakimiyeti için verilen mücadeleler yatıyor.
Avrupa elektrikli araç pazarında dikkat çekici bir büyüme yaşanıyor. Nisan ayı sonunda açıklanan verilere göre, bu dönemde Avrupa’da toplam 573 bin 500 adet elektrikli araç satıldı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %28’lik bir artış anlamına geliyor. Elektrikli araçların toplam otomotiv pazarındaki payı ise %14’e yükseldi. Pazar liderliği açısından bakıldığında, Volkswagen %11,5’lik payla öne çıkarken, onu sırasıyla Tesla (%9,3),BMW (%8,2),Audi (%6,1) ve Renault (%5,6) izliyor.
Çin'in Yükselişi ve Lityum Savaşları
Çin, elektrikli araç sektöründe sadece bir üretici değil, aynı zamanda küresel değer zincirinin merkezinde yer alan stratejik bir aktör haline geldi. Lityum, nikel ve kobalt gibi stratejik öneme sahip madenlere yaptığı yatırımlar sayesinde, hammadde temininde üstünlük kuruyor. Ancak bu durum, lityum kaynakları üzerinde jeopolitik gerilimleri de beraberinde getiriyor. Özellikle Güney Amerika'daki lityum üçgeninde yaşanan çatışmalar, bu rekabetin ne kadar acımasız olabileceğini gösteriyor.
Elektrikli araç üretimindeki hızlı büyüme, lityuma olan talebi katlayarak artırdı ve dünyanın en büyük rezervlerini barındıran “lityum üçgeninde” (Bolivya-Arjantin-Şili) gerilimleri açık biçimde görünür kıldı. 2024 ve 2025 boyunca Arjantin’in Jujuy eyaletinde Kolla toplulukları anayasa reformuna karşı barikatlar kurarak otoyolları kapattı; reformun, lityum madenleri için su ve toprak korumasını zayıflatacağını öne sürdüler. Aynı dönemde Bolivya hükümeti, Çinli CATL-BRUNP ve Rus Uranium One konsorsiyumlarıyla toplam 2,8 milyar dolarlık endüstriyel lityum anlaşmaları imzaladı; Nor Lípez bölgesindeki köylü-yerli örgütleri, bu projelerin tuz gölü ekosisteminde ağır su tüketimi ve kirlenme yaratacağını vurgulayarak karşı çıktı.
TOGG'un Geleceği Tehlikede mi?
Küresel elektrikli araç sektöründe devlet destekli dev aktörler belirleyici olurken, Türkiye’nin TOGG hamlesi bu denklem içinde zayıf bir halka olarak ortaya çıkıyor. TOGG'un finansal yapısı, üretim stratejisi ve küresel pozisyonu incelendiğinde, ciddi sorunlar yaşandığı görülüyor. Şirketin ortaklarından Turkcell'in açıkladığı zarar rakamları, TOGG'un mali sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
- Yüksek sabit maliyetler
- Sınırlı üretim hacmi
- İç pazarda talep yetersizliği
- Dövize bağlı üretim kalemleri
Bu faktörler, TOGG'un küresel rekabette zorlanmasına neden oluyor. Ayrıca, batarya teknolojisinde dışa bağımlı olması ve dış pazarlarda yeterli desteğe sahip olmaması, şirketin geleceği açısından risk oluşturuyor.
TOGG, sadece bir sanayi yatırımı değil, aynı zamanda politik iddiaların ekonomik gerçeklik karşısında çözülüşünü temsil ediyor. Şirketin başarısı, arkasındaki devletin ekonomik gücü ve stratejileri ile doğrudan bağlantılı. Türkiye'nin ekonomik ve siyasal gücü, TOGG gibi bir markayı kârlı ve sürekliliği olan bir markaya çevirmekte oldukça zorlanıyor. Bu durum, Türkiye'nin elektrikli araç sektöründeki geleceği hakkında önemli ipuçları veriyor.