Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, ABD'nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) hakimine yönelik yaptırım kararına sert tepki gösterdi. Türk, bu kararın adaletin tecellisini engellediğini vurgulayarak, ABD'nin hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı davrandığını belirtti.

BM'den Sert Eleştiri

Volker Türk, yaptığı yazılı açıklamada, "ABD hükümetinin, Afganistan veya Filistin'deki durumlarda kararların bir parçası olan 4 UCM hakimine yönelik yaptırım uygulama kararından derinden rahatsızım" ifadelerini kullandı. Bu tür saldırıların, yargıçların görevlerini yerine getirmelerini engellediğini ve hukukun üstünlüğüne zarar verdiğini vurguladı. Türk, bu önlemlerin derhal yeniden değerlendirilmesini ve geri çekilmesini talep etti.

Türk, açıklamasında şu önemli noktalara dikkat çekti:

• Yargıçlara yönelik saldırılar kabul edilemez.
• Hukukun üstünlüğü ilkesi zedeleniyor.
• Adaletin tecellisi engelleniyor.

ABD'nin bu kararı, uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Birçok ülke ve insan hakları örgütü, ABD'nin UCM'ye yönelik bu tutumunu eleştirdi. Bu durum, ABD'nin uluslararası arenadaki itibarını zedeleyebilir ve diğer ülkelerle olan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.

ABD'nin Yaptırım Gerekçesi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, UCM yargıçlarının ABD ve İsrail'in egemenliğini ihlal ettiği gerekçesiyle yaptırım listesine alındığını açıklamıştı. Bu karar, ABD'nin uzun süredir devam eden UCM karşıtı tutumunun bir yansıması olarak değerlendiriliyor. ABD, UCM'yi tanımıyor ve mahkemenin kendi vatandaşları hakkında yargılama yetkisi olmadığını savunuyor.

Bu gelişmelerin ardından akıllara şu sorular geliyor:

• ABD, uluslararası hukuku hiçe mi sayıyor?
• UCM'nin bağımsızlığı tehlikede mi?
• Bu yaptırımlar, uluslararası adaleti nasıl etkileyecek?

UCM'nin Geleceği Ne Olacak?

ABD'nin yaptırım kararı, UCM'nin geleceği hakkında ciddi endişeler yaratıyor. Mahkemenin, uluslararası suçlarla mücadeledeki rolü ve etkinliği sorgulanmaya başlandı. Bu durum, uluslararası adaletin sağlanması ve suçluların cezalandırılması açısından önemli bir tehdit oluşturuyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi, 2002 yılında kurulmuş olup, soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçu gibi en ağır uluslararası suçları işleyenleri yargılamakla yetkilidir. Mahkeme, uluslararası toplumun vicdanını temsil etmekte ve suçluların cezasız kalmaması için önemli bir rol oynamaktadır.

ABD'nin UCM'ye yönelik bu yaptırımları, uluslararası hukukun geleceği ve adaletin tecellisi açısından kritik bir dönüm noktası olabilir. Uluslararası toplumun bu duruma nasıl tepki vereceği ve UCM'nin bağımsızlığını korumak için ne gibi adımlar atacağı merakla bekleniyor.