
Murat Kapkıner'in 35 Yıllık Şiir Serüveni! Şiir Bileklerde Mi?
VURAL KAYA - Murat Kapkıner, 1950 Malatya doğumlu çok yönlü bir sanatçı: şair, yazar, ressam ve müzisyen. Yarım asrı aşan sanat yaşamında roman, deneme, inceleme ve söyleşi gibi türlere ek olarak şiir de yazmıştır. Ancak onun asıl varlık alanı şiirdir. Şairliği kadar romancılığı da önemli olsa da, bu yönü şiirinin gölgesinde kalmıştır. Kapkıner'in "Bütün Şiirleri" (Loras Yayınları, 2025),1990'dan 2025'e uzanan yedi kitabını bir araya getiren 556 sayfalık bir eserdir. Bu kitap, Murat Kapkıner'in şiir dünyasına bütünsel bir bakış sunuyor.
35 Yıllık Birikim: Acıdan Doğan Güzellik
Bu kitap, Kapkıner'in poetikasını bütünsel bir bakışla sunuyor: Acı, ölüm, aşk, inanç ve insanlık hallerini, serbest nazımla örülmüş imgelerle işleyen bir dünyanın çeperlerini yer yer zorlayan şiirlerini söylemesi ve bugün okurunun bu cem edilmiş eserle muhatap olması kıvançla karşılanabilir bir değerdedir. Yaklaşık otuz beş yıllık bir birikimin ürünü olan bu toplu şiirler, modern Türk şiirinde mistik bir damar açarken, bireysel çaresizliği evrensel bir ağıta dönüştürüyor. Kapkıner’in poetik duruşu “şiirlerinin hepsi bir şiirdir” mottosuyla özetleniyor: Kitaptaki her parça, bir bütünün içindeki damarlardan yalnızca biri. Murat Kapkıner, modern şiirimizin sessiz ama derin bir sesi olarak belirmiş güçlü ses ve akışı olan nitelikli bir şiir ortaya koymuştur. Şiir deliliğinin sınırlarını öz yaşam öyküsü hâline dönüştürmüş; minnetsiz ve protest tavrıyla kendi yalnızlığının alanlarını da şiir gibi kurmuş bir şair. Kürt anne ve Türk babadan gelen karma kimlikle yoğrulmuş bir hayatı var. Şiiriyle bunu bize söylemesi de boşuna değildir.
Kapkıner'in Şiirinde Aşk ve Acı
Onun şiirinin sevgi, aşk, acı ve iyiliğin yerli yerinde kıvamında görülmeyişi gibi şeyler Kapkıner şiirinin temel gerilimini oluşturuyor. Aşkın, aşkınlığın, aşksallıkla illiyetleri buradan hareketle çözümlenirken, Kapkıner’in şiirinde salt aşk kavramı acıdan ayrı düşünülemez bir unsura dönüşüyor. “Aşk” şiirinde, “bir gulyabanidir aşk / görüldüğü yerde vurulmalıdır” diyerek aşkı hem vahşi hem merhametli bir varlık olarak betimliyor. Bu, şairin aşkı bir “kâbus” ile “gerçeklik” arası bir şey olarak görmesinden kaynaklanıyor; “Aşk Bitti”de ise aşkın bitişini bir rahatlama gibi sunuyor: “ne kadar kolay / hem içten gülüyorum sanki / bitti aşk sinemin tahtasında.” Ancak bu rahatlama, ironik bir hüzün taşıyor. Aşk, sıklıkla anne figürüyle iç içe geçiyor; “Anne Ben Artık İyiyim” gibi şiirler, anne özlemini bir aşk yarası gibi işliyor: “Bir Anne Yaratmak”ta ise anne, oyun ve masumiyetle özdeşleşiyor: “ip atlasaydık diyorum / beş taş oynasak / elim sende.” Şairin dili, serbest vezinle geleneksel motifleri harmanlıyor. Bu durum ise Kapkıner’i modern Türk şiiri geleneği içerisinde ayrıksı bir yerde tutuyor.
İçe Dönüşten Sosyal Gerçekliğe: Kapkıner'in Evrensel Ağıtı
Kapkıner’in toplu şiirleri, nihai olarak okuru bir içe kapanışa sevk ediyor gibi hissedilse de aslında dışa dönük ve sosyal gerçekliğin steril gibi görülen alanlarına sağlam bir saldırı düzenliyor sanki. İç sesin protest sesini sosyal gerçeklik sınırlarına taşırmak çabası, acıdan doğan bir güzellik, ölümden filizlenen bir umut var şiirinde Kapkıner’in. Belki bazı şiirlerdeki yoğun metaforlar, ilk okumada yorucu olabilir ama bu da bir başka açıdan şairin derinliğinin kanıtı. Kapkıner, şiiri “bileklerdeki yara” gibi taşıyor; sürekli yara hâli ve sürekli iyileşmeye teşne. Bütün şiirlerim bir şiirdir diyen şairin söylediği, şiirin hâlâ yaşayabildiğinin kanıtıdır. Hep yaşaması dileğiyle.
Murat Kapkıner'in 35 yıllık şiir serüveni, Türk şiirine önemli bir armağan. Şiirlerindeki derinlik, acı, aşk ve inanç temaları okuyucuyu derinden etkiliyor. Kapkıner'in "Bütün Şiirleri", modern Türk şiirinde unutulmaz bir iz bırakacak gibi görünüyor.









