İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde "kaynak yetersizliği" gerekçesiyle işçilerle anlaşamaması ve ardından milyonluk konser ihalesi yapması büyük tepkilere yol açtı. İşçilerin grevi sürerken belediyenin eğlence harcamalarına bu denli yüksek bütçe ayırması, kamuoyunda tartışma yarattı. İzmir sokaklarında günlerce çöp yığınları oluşurken, belediyenin önceliği merak konusu oldu.

Milyonluk İhale Detayları

İzmir Büyükşehir Belediyesi Etkinlik ve Organizasyon Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen “2025 yılı kent sahneleri, konser ve performans hizmeti alımı” ihalesi sonuçlandı. 2 Ocak 2025 tarihinde ilan edilen ihale sonucuna göre, belediye bu kalem için tam 35 milyon 995 bin 625 TL ayırdı. Bu durum, işçilerin taleplerine "bütçe yok" yanıtı veren belediyenin eğlenceye ne kadar önem verdiğini gözler önüne serdi.

İzmir'de Eğlenceye Harcanan Dev Bütçe

İzmirli işçilerin haklı talepleri karşılanmazken, sadece 2024 yılı boyunca konser, festival ve çeşitli eğlence organizasyonlarına toplam 131 milyon TL harcandığı ortaya çıktı. Bu durum, özellikle Körfez'deki kirlilik sorunlarıyla boğuşan kentin sakinleri arasında büyük bir rahatsızlık yarattı. CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, bu harcamalar nedeniyle eleştirilerin hedefi haline geldi.

• 2024 Yılı Eğlence Harcamaları: 131 Milyon TL
• 2025 Konser İhalesi: 35 Milyon 995 Bin 625 TL

İzmir'de yaşanan grev, belediye ve sendikanın anlaşmasıyla sona erdi. Ancak "Çöp kokusu altında pazarlık" manzaralarıyla simgeleşen bu süreç, yerel yönetimlerin sosyal öncelikleri konusunda yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. İşçilerin haklı talepleri mi, yoksa eğlence harcamaları mı öncelikli olmalı sorusu, İzmir'de uzun süre tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor.

İzmir Belediyesi'nin bu kararı, kamu kaynaklarının kullanımında şeffaflık ve önceliklerin belirlenmesi konusunda önemli soruları gündeme getiriyor. İşçilerin haklı taleplerinin karşılanması yerine, yüksek maliyetli eğlence organizasyonlarına bütçe ayrılması, belediyenin sosyal sorumluluk anlayışı hakkında ciddi şüpheler uyandırıyor. Bu durumun, ilerleyen dönemlerde belediye yönetiminin halk nezdindeki itibarını nasıl etkileyeceği ise merak konusu.