HÜDA-PAR, Meclis'e sunduğu "LGBTİ+ karşıtı" kanun teklifiyle gündeme bomba gibi düştü. Teklif, LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasından, Medeni Kanun'da değişikliklere kadar bir dizi düzenlemeyi içeriyor. Peki, bu kanun teklifi ne anlama geliyor ve LGBTİ+ haklarını nasıl etkileyecek? İşte detaylar...
Teklif Neler İçeriyor?
HÜDA-PAR'ın sunduğu kanun teklifi, "Hayasızca Hareketler" başlıklı suçun yeniden düzenlenmesini, RTÜK Kanunu'nda değişiklikler yapılmasını, LGBTİ+ dernekleri hakkında düzenlemeler getirilmesini ve Medeni Kanun'a "biyolojik cinsiyet" ifadesinin eklenmesini öngörüyor. Teklifte, LGBTİ+'lardan "insan fıtratını, nesli, aileyi ve nihayetinde toplumsal yapıyı ve değerleri yıkıcı faaliyetler gösteren kişiler" olarak bahsedilmesi ise büyük tepki çekti.
- "Hayasızca Hareketler" suçunun yeniden düzenlenmesi
- RTÜK Kanunu'nda değişiklikler
- LGBTİ+ dernekleri hakkında düzenlemeler
- Medeni Kanun'a "biyolojik cinsiyet" ifadesinin eklenmesi
Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor
Kanun teklifine ilk tepkiler DEM Parti cephesinden geldi. DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, teklife sert bir şekilde karşı çıkarak, "Bu teklif, bir yasa değil, açık bir nefret manifestosudur! LGBTİ+ hayatları ne suçtur ne sapkınlık!" ifadelerini kullandı. Avukat Umut Rojda Yıldırım ise teklifin LGBTİ+'ları hayatın her alanında silmeye yönelik olduğunu ve iktidarın makbul aile politikalarını toplumsal cinsiyet ve LGBTİ+ karşıtlığıyla meşrulaştırma amacı taşıdığını belirtti.
Avukat Yıldırım'ın açıklamaları şu şekilde:
"Bu kanun teklifi, LGBTİ+’ları hayatın her alanında silmeye, iktidarın makbul aile politikalarını toplumsal cinsiyet ve LGBTİ+ karşıtlığıyla meşrulaştırması anlamına geliyor."
Hukuki Sonuçları Ne Olacak?
Kanun teklifinin yasalaşması durumunda, LGBTİ+ derneklerinin kapatılma riskiyle karşı karşıya kalabileceği, LGBTİ+ hakları savunucularının cezalandırılma riski taşıdığı ve LGBTİ+ bireylerin ayrımcılığa maruz kalma olasılığının artacağı belirtiliyor. Teklifin, Türkiye'nin uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğu ve ayrımcılığı körükleyeceği yönünde eleştiriler de yükseliyor.
Bu teklif, Türkiye'de LGBTİ+ hakları mücadelesi açısından kritik bir dönüm noktası olabilir. Teklifin yasalaşması halinde, LGBTİ+ bireylerin yaşam alanları daralacak ve ayrımcılık daha da derinleşecektir. Bu nedenle, sivil toplum örgütleri ve insan hakları savunucuları, teklife karşı güçlü bir şekilde ses yükseltmeye devam ediyor.