
Habertürk'e TMSF Baskını: İktidar Kulislerinde Neler Oluyor?
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT gibi önemli medya kuruluşlarının da bulunduğu Can Holding'e ait 121 şirkete el konulması, Türkiye gündemine bomba gibi düştü. TMSF'ye devredilen şirketlerde aramalar devam ederken, gazeteci Hilmi Hacaloğlu'nun Halk TV'deki açıklamaları, olayın perde arkasına ışık tuttu ve iktidar kulislerindeki olası güç savaşlarına dikkat çekti.
İktidar İçinde Kriz mi?
Hacaloğlu, Ankara'daki avukat operasyonlarına değinerek, yaşananların iktidar içinde bir kavgayı tetiklediğini savundu. "Ankara'daki iki avukat operasyonu, bunların hem MHP ile hem AKP ile ilişkisi vardı. Rezzan Epözdemir gözaltına alındı. Epözdemir’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığındaki bazı üst düzey savcılarla ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki bazı danışmanlarla ilişkileri olduğu söyleniyordu. Bu olaylar iktidar içinde bir kavganın tetiklendiğini gösteriyordu. Bugünkü operasyonu da bu kapsamda değerlendirmek lazım. İktidar içinde bir bilek güreşi devam ediyor," ifadelerini kullandı. Bu sözler, operasyonun sadece hukuki bir süreç olmaktan öte, siyasi bir hesaplaşma olabileceği yönünde soru işaretleri yarattı.
Küçükçekmece Başsavcılığı Neden Devrede?
Soruşturmanın Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesi de dikkat çeken bir diğer nokta oldu. Hacaloğlu, "Küçükçekmece Başsavcılığı bu soruşturmayı yürütüyor. Peki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı neden devreye girmedi? Acaba bu soruşturmayla ilgili bazı tereddütler mi vardı? Neden İstanbul Başsavcılığı değil de Küçükçekmece Başsavcılığı bu operasyonu gerçekleştirdi?" şeklinde sorular sorarak, soruşturmanın seçimiyle ilgili şüpheleri dile getirdi. Bu durum, operasyonun arkasında daha derin bir strateji olabileceği ihtimalini güçlendirdi.
Habertürk'teki Yeni Dengeler ve Medya Sektörüne Etkisi
Habertürk'ün son dönemde iktidara yakın bir yayın çizgisi izlemesi ve TMSF'nin medya sektöründeki gücünün artması da Hacaloğlu'nun dikkat çektiği önemli noktalardan. "Açık söylemek gerekirse Habertürk, Ciner Grubu’nun kanal satışından sonra farklı bir sürece girdi. Atamalar yapıldı, görevden almalar oldu, yeni isimler getirildi. AKP içindeki güç dengesi Habertürk içinde de kurulmaya çalışılıyordu. İktidar blokundaki bazı aktörlerin il düşümleri, Habertürk’te pozisyonlara gelmişti," diyen Hacaloğlu, TMSF'nin Türkiye'nin en büyük medya grubu olma yolunda ilerlediğini vurguladı. Bu gelişmeler, Türkiye'deki medya sektörünün geleceği ve bağımsızlığı konusunda endişeleri artırıyor.
Türkiye'deki medya sektörünün dinamikleri sürekli değişirken, Habertürk ve Can Holding'e yönelik bu operasyon, sadece ilgili şirketleri değil, tüm medya camiasını derinden etkileyecek gibi görünüyor. İktidar içindeki olası güç savaşları ve TMSF'nin artan rolü, önümüzdeki günlerde daha da netleşecek ve Türkiye'deki medya özgürlüğü ve çeşitliliği açısından önemli sonuçlar doğuracaktır. Bu gelişmelerin yakından takip edilmesi, demokrasinin korunması adına büyük önem taşıyor.