23 Nisan 2025 Çarşamba

Gözetim Çağı: Körleşiyor muyuz? Dijital Dünya Tehlikesi!

Ankara'da bir reklam firmasının Kızılay Meydanı'nda astığı reklam panolarındaki "Buraya bakarlar" sloganı, aslında modern toplumun gözetim altında olma gerçeğini yüzümüze vuruyor. Kocaman bir göz fotoğrafı ve bu slogan, insanların teşhire, izlemeye ve izlenmeye olan merakını reklam diline taşıyor. Peki, bu durum bizi nereye götürüyor? "Big Brother" kavramı ve panoptikon gibi gözetim modelleri, günümüz teknolojileriyle birlikte hayatımızın her alanına sızmış durumda. Bu durum, bireylerin özgürlük algısını nasıl etkiliyor?

Gözetim Modelleri ve Toplum Üzerindeki Etkileri

Panoptikon, sinoptikon, omniptikon ve süperpanoptikon gibi farklı gözetim modelleri, teknolojinin gelişmesiyle birlikte evrimleşti. Panoptikon'da azınlık çoğunluğu izlerken, sinoptikon'da çoğunluk azınlığı izliyor. Omniptikon ise en tehlikeli model çünkü herkes izlemeye de izlenmeye de kendi rızasıyla dahil oluyor. Sosyal medya kullanıcıları, bu modelin tam ortasında yer alıyor. Süperpanoptikon ise tüm bu modelleri aynı anda devreye sokarak toplumu yönlendirmek için kullanılıyor. Bu sistem, suç oranlarını azaltma, toplumsal huzuru sağlama gibi hedeflerle masum gibi görünse de aslında bireylerin özgürlüğünü kısıtlıyor. Peki, bu durumun sonuçları neler?

  • Mekanikleşme: Gözetim, insanları mekanikleştirir. Duygularını yitirmiş, ne hissettiğini bilemeyen bireyler ortaya çıkarır.
  • Kapalı Devre Hayatlar: Kendi kısır dünyasında dönenip duran, başka dünyalardan bihaber bireyler yaratır.
  • Varoluşsal Boşluk: Anlamsızlık hissi, özellikle genç kuşağı etkisi altına alır. Sorumluluk duygusu hissetmeyen, başkasının varlığına saygı duymayan nevrotik bir insan tipi ortaya çıkarır.

Dijital Dünya ve Şeyleşme

Dijital dünya insanları şeyleştirir, doğal olana yabancılaştırır. Şeyleşme, insanın tabii olanı yadırgaması, değerleri nesneleştirmesidir. Elektronik gözlerin hayatı tahakküm altına aldığı bu meta toplumunda insan, yurtsuz ve köksüz kalır. Her şeyi görür ancak gözleri terbiyeden, öze dönüşten, derin düşünceden yoksundur. Meta dünyasında değerler yerine menfaat ve çıkar ilişkileri ön plana çıkar. Dijital dünya, her yönüyle eğlence endüstrisine hizmet eder. Savaş görüntüleri dahi eğlence sektörünün bir parçası haline gelir. Peki, bu durumun birey üzerindeki psikolojik etkileri nelerdir?

Kevin Robins, ekran karşısında şiddet ve ölüm görüntülerinden haz duyan insanı oyuncu benlik ve seyirci benlik kavramlarıyla açıklar. Oyuncu benlik hisseder, tecrübe eder, harekete geçerken, seyirci benlik pasifize olur, sorumluluktan kaçınır. Ekran, insanı böylesine bir duygu karmaşasında bırakarak gerçek acılar karşısında aksiyon almasına izin vermez, onun ruhunu uyuşturur.

Sonuç olarak, gözetim toplumunda dijital dünya, insanları esir alan devasa bir ağa dönüşüyor. İnsan, bu ağın içinde yaşayan bir parazite dönüşerek bilinç, idrak ve derinlikten hızla uzaklaşıyor. Bu durum, bireylerin özgürlüğünü, mutluluğunu ve varoluşsal anlamını tehdit ediyor. Dijital dünyanın sunduğu kolaylıkların ve eğlencenin cazibesine kapılmadan, eleştirel bir bakış açısıyla bu gözetim mekanizmalarının farkında olmak ve kendimizi korumak zorundayız. Aksi takdirde, dijital dünyanın körlüğüne hapsolmuş, mekanikleşmiş ve anlamsızlık içinde kaybolmuş bireyler haline gelebiliriz.

İlgili Haberler