Fesleğen Kokusu: Hayata Yeniden Başlamak Mümkün mü?
Gündem

Fesleğen Kokusu: Hayata Yeniden Başlamak Mümkün mü?


08 November 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 09 November 2025

Fesleğen kokusu, sadece bir bitkinin yaydığı hoş bir aroma değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesinin, bir umudun ve yeniden doğuşun sembolü olabilir mi? Uğur Canbolat, "Fesleğen Kokusuna Uyanmak" başlıklı köşe yazısında, bu sıradan bitkinin aslında ne kadar derin anlamlar taşıdığını, hayatımızdaki kayıpları ve yeniden başlama arzusunu nasıl temsil ettiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

Fesleğenin Anlamı: Sadece Bir Koku Değil

Canbolat, fesleğenin kendisi için ne ifade ettiğini anlatırken, aslında hepimizin hayatında benzer anlamlar taşıyabilecek bir metafor sunuyor. Fesleğen, yazar için sadece hoş bir koku değil, aynı zamanda bir şifa kaynağı, bir huzur limanı ve en önemlisi, gönlündeki sesi dinleyebildiği bir yoldaş. Yazar, fesleğenin kokusunun, zihnini ve ruhunu arındırdığına, ona ilham verdiğine ve yaşamın zorluklarına karşı direnme gücü verdiğine inanıyor.

Yazarın kaleminden dökülen şu satırlar, fesleğenin anlamını daha da derinleştiriyor:

"Fesleğenin kokusu sihirli kelimeler gibiydi onun için. Her kelimenin elbette bir anlamı vardı umuma bakan ama ona fısıldadıkları bambaşkaydı. Ona özeldi. Kişiye mahsustu."

Bu sözler, aslında her birimizin hayatında özel bir yere sahip olan, bize iyi gelen ve bizi biz yapan şeylerin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.

Kaybedilen Değerler ve Yeniden Başlama Umudu

Yazının ilerleyen bölümlerinde, yazarın hayatında önemli bir yer tutan bir yakınının kaybıyla birlikte, fesleğenlerin de kurumaya başladığı anlatılıyor. Bu durum, aslında hayatımızdaki kayıpların, iç dünyamızda yarattığı boşluğu ve yaşam enerjimizi nasıl etkilediğini sembolize ediyor. Ancak yazar, bir rüya aracılığıyla, kaybettiği yakınının kendisine aslında fesleğenin kendisi olduğunu ve enerjisini ondan aldığını söylediğini aktarıyor. Bu rüya, yazar için bir uyanış, bir yeniden başlama ve kaybettiği değerleri yeniden keşfetme fırsatı oluyor.

Yazarın manifestosu niteliğindeki şu sözleri, aslında hepimizin içsel bir yolculuğa çıkması gerektiğini vurguluyor:

"Fesleğen kokusuna uyanmalı insan. Hoş kokmalı. Göze çekici gelmeli ve gönle inşirah sunmalı. Beyazlamalı. Kirlerinden aklanmalı. Arınmalı. Durulmalı. Her daim tazelenmeli. İlkbahar olmalı. Bağrında yenilikler barındırmalı."

Fesleğen Kokusuyla Uyanmak: Bir Yaşam Felsefesi

Sonuç olarak, Uğur Canbolat'ın "Fesleğen Kokusuna Uyanmak" başlıklı köşe yazısı, sadece bir bitkinin kokusunu değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesini, kaybedilen değerleri ve yeniden başlama umudunu temsil ediyor. Yazar, fesleğen metaforu aracılığıyla, hepimizin iç dünyasına dönerek, kendimize iyi gelen şeyleri keşfetmemiz ve hayatımızı anlamlı kılmamız gerektiğini vurguluyor. İçimizin fesleğen kokusuyla dolu olması, aslında hayata umutla bakabilmemizin ve yaşamın zorluklarına karşı direnç gösterebilmemizin anahtarıdır.