Gazeteci Ercüment Akdeniz, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) soruşturması kapsamında tutuklu bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevi'nden bugün hakim karşısına çıkıyor. "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla yargılanan Akdeniz'in davasının ikinci duruşması, gazetecilik faaliyetlerinin cezalandırılmak istendiği yönündeki savunmalarıyla dikkat çekiyor. Gözler, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan bu kritik duruşmada.

Akdeniz'in İlk Duruşması ve Savunması

Ercüment Akdeniz'in ilk duruşması 31 Temmuz'da gerçekleşmişti. Duruşma öncesinde çok sayıda siyasetçi, hak savunucusu ve gazeteci, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde "Gazetecilik suç değildir" sloganlarıyla dayanışma eylemi düzenlemişti. Akdeniz, duruşmada yaptığı savunmada, "Hakkımdaki suçlamalar maddi hatalarla dolu ve dayanaksız. Gazetecilik faaliyetim cezalandırılmak isteniyor" ifadelerini kullanmıştı. Ancak mahkeme, Akdeniz'in tutukluluğunun devamına karar vermişti.

Gazetecilik Faaliyetleri mi Cezalandırılıyor?

Ercüment Akdeniz'in avukatları ve destekçileri, Akdeniz'e yöneltilen suçlamaların temelinde gazetecilik faaliyetlerinin yattığını savunuyor. Akdeniz'in yaptığı haberler ve yazdığı yazılar nedeniyle hedef alındığı ve bu nedenle tutuklandığı iddia ediliyor. Bu durum, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendiriyor. Türkiye'de gazetecilerin tutuklanması ve yargılanması, uluslararası kamuoyunda da sıklıkla eleştirilen bir konu.

Duruşmadan Beklentiler

Bugün görülecek olan ikinci duruşmada, Ercüment Akdeniz'in avukatlarının tahliye talebinde bulunması bekleniyor. Avukatlar, müvekkillerinin suçsuz olduğunu ve tutukluluğunun devam etmesi için hiçbir neden olmadığını savunacaklar. Duruşmanın seyrini etkileyebilecek birçok faktör bulunuyor. Mahkemenin, Akdeniz'in savunmasını, delilleri ve tanık ifadelerini dikkate alarak bir karar vermesi bekleniyor.

Ercüment Akdeniz'in tutukluluğu, Türkiye'deki basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü tartışmalarının önemli bir parçası haline geldi. Akdeniz'in davası, gazetecilerin karşı karşıya kaldığı baskıları ve zorlukları gözler önüne seriyor. Duruşmanın sonucu, sadece Akdeniz'in geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye'deki basın özgürlüğünün geleceğini de etkileyebilir.