19 Nisan 2025 Cumartesi

Deniz Yargılamadan Dinler: Kiraz'ın Sırrı Ne?

Kalabalıklardan uzak, kendi halinde bir adamdı o. Sabah erkenden işine gider, ikindi vakti evine dönerdi. Evinin bahçesindeki meyve ağaçları arasında en çok kiraz ağacını severdi. Altındaki minderine oturur, sırtını yaslar ve gözlerini kapatırdı. İçten içe, "Kirazım, ah Kirazım..." diye fısıldardı. Bu seslenişte hüzün mü vardı, yoksa umut mu, kimse bilemezdi.

Kiraz Ağacının Şifası

Kiraz ağacı, onun için bir nevi sağlık merkezi gibiydi. Ona yaslanıp gözlerini kapattığında kalbinin hızlı atışları yavaşlar, gün içinde biriken keder, stres ve öfke topraklanırdı. Uykusuz gecelerde bile ağacın altında on dakika geçirdikten sonra mışıl mışıl uyurdu. Sadece bununla da kalmaz, kanı bile bu ağacın altında dengeye gelirdi. Yaşlılığa bağlı olarak yükselen kolesterolü ve kas ağrıları, kiraz ağacının altında hafiflerdi.

Bir gün akrabası olan bir doktor, muayene ve tetkiklerde bir şey bulamayınca şaşırmıştı. Yaşlı adam, "Ne bir fazla ne bir eksik yeğenim," demişti ama doktor da durumu çözememişti.

Geçmişin İzleri

Doktor yeğeni, durumu anlamak için gözlemler yaptı ve notlar aldı. Yaşlı adamın baş ağrılarının bile hafiflediğini fark ettiğinde hayrete düştü. Ziyarete gelen doktor yeğenine her şeyi anlattı ama o inanmadı. Hastanedeki psikiyatri uzmanı arkadaşıyla birlikte yaşlı adamı ziyaret etmeye karar verdiler.

"Haydi çayımızı kirazın altında içelim," dedi yaşlı adam. Psikiyatri uzmanı, "Kiraz ağacının altında demek yerine kirazın altında demesi"ne dikkat etti. Muhabbeti derinleştirerek gözlem yapmaya çalışıyordu. "Hiç mi sevmedin emmi?" diye sordu. Yaşlı adam, "Sevmemek olur mu, insana sevmemek reva mı?" diye cevap verdi.

Gençlik yıllarında şiddetli bir aşk yaşamış. Sevmiş ve sevilmiş. Tam evleneceklerken, sevdiği kız denizde kaybolmuş ve cesedi bulunamamış. Günler sonra sahile vurmuş ve toprağa verilmiş.

  • Adını sormuşlar, sıfatlarını anlatmaya başlamış.
  • Doğal olduğunu, her gün nasıl gülümsediğini, kendisini nasıl canlandırdığını anlatmış.
  • Yardımseverliğini, sezgi gücünü, disiplinini ve azmini anlatmış ama adını söylememiş.

Doktorlar büyülenmişti. Tam ayrılacaklarken, "İsmini deyivermedin emmi," dediklerinde belli belirsiz "Kiraz" demişti.

Deniz ve Kiraz'ın Anlamı

Kiraz ağacı, onun için sadece bir ağaç değildi. İç içe anlamlar taşıyordu. Sırtını değil, gönlünü yaslıyordu. Kederleri, stresi, baş ağrıları ve diğer şikayetlerini, sevdiğinin ismiyle alıyordu. Sırrını faş ettiği için utancından bir süre kiraz ağacının altına oturamamış, gecenin sessizliğinde sahile inip denizle konuşmaya başlamıştı. "Deniz" sevdiği kızın ikinci adıydı. "İyi ki onu ağzımdan kaçırmadım," diye seviniyordu. Yoksa zaten tenha olan hayatı tamamen ıssızlaşırdı.

Bir süredir evsiz bir yaşlı adam onu izliyordu. Bir gün yanına gelip, "Birader sen ne diye kendi kendine konuşup duruyorsun?" diye sormuştu. Yüzünü bile çevirmeden, "Deniz yargılamadan dinliyor, ondan," diyerek geçiştirmişti. Kiraz ağacı da onu hiç yargılamamıştı. Aslında olan şuydu; kavuşamadığı sevdiği "Kiraz Deniz" onu dinlerken ne anlatırsa anlatsın, yargılamadan dinliyordu. O da bu sıfatları kiraz ağacına ve denize yüklüyordu. Hem "Kiraz" hem "Deniz" olan sevdiğinin yanında huzur buluyor, kalbini dinlendiriyordu.

Yaşlı adamın hikayesi, aşkın ve kaybın insan ruhunda nasıl derin izler bıraktığını gösteriyor. Kiraz ağacı ve deniz, onun için sadece doğa unsurları değil, aynı zamanda sevdiği kadının birer yansıması, teselli kaynağı ve sırdaşı olmuştu. Yargılamadan dinleyen, anlayan ve huzur veren...

İlgili Haberler