28 Nisan 2025 Pazartesi

Ceza Yaşı Düşmeli mi? 14 Yaşındaki Ahmet'in Ölümü Tartışma Yarattı!

İstanbul Kadıköy'de yaşanan трагического olay, Türkiye'de çocuklara yönelik adalet sistemini bir kez daha gündeme taşıdı. 14 yaşındaki Ahmet Mattia Minguzzi'nin 18 yaşından küçük iki çocuk tarafından bıçaklanarak öldürülmesi, toplumda büyük bir infiale yol açtı. Bu трагического olayın ardından, suça sürüklenen çocukların ceza sorumluluğu ve yaş sınırının düşürülmesi tartışmaları yeniden alevlendi. Peki, mevcut yasal düzenlemeler ne diyor ve uzmanlar bu konuda ne düşünüyor?

Çocuklarda Ceza Sorumluluğu: Mevcut Durum

Türkiye'de çocukların ceza sorumluluğu, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili maddelerinde düzenlenmektedir. Avukat Gizem Gonce'nin de belirttiği gibi, TCK'nın 31. maddesi, 12 yaşın altındaki çocukların fiillerinin anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek olgunlukta olmadıkları varsayımını esas alır. Bu nedenle, 12 yaşın altındaki çocukların işlediği suçlardan dolayı cezalandırılmaları mümkün değildir. Bu yaş grubundaki çocuklar için daha çok koruyucu ve destekleyici tedbirler uygulanır.

12-15 yaş arasındaki çocuklar için ise durum biraz farklıdır. Bu yaş grubundaki çocukların ceza sorumluluğu, işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneklerine bağlıdır. Eğer çocuk, işlediği fiilin suç olduğunu bilebilecek ve bu fiilin sonuçlarını kavrayabilecek durumda ise, ceza sorumluluğu doğabilir. Ancak, bu durumda dahi, yetişkinlere uygulanan cezalardan daha hafif cezalar uygulanır.

15-18 yaş arasındaki gençler ise, genel olarak yetişkinler gibi cezalandırılırlar. Ancak, bu yaş grubundaki gençlerin cezaları da, yaşları ve olayın özelliklerine göre indirimlere tabi tutulabilir. Özetlemek gerekirse:

  • 12 yaş altı: Ceza sorumluluğu yok.
  • 12-15 yaş: Fiilin anlam ve sonuçlarını kavrayabiliyorsa ceza sorumluluğu var, ancak daha hafif cezalar uygulanır.
  • 15-18 yaş: Genel olarak yetişkinler gibi cezalandırılır, ancak cezalarda indirimler uygulanabilir.

Ceza Yaşı Düşürülmeli mi? Tartışmanın Tarafları

Son трагического olayla birlikte, toplumun bir kesimi ceza yaşının düşürülmesi gerektiğini savunuyor. Bu görüşü savunanlar, suça karışan çocukların işledikleri fiillerin vahametine dikkat çekerek, cezalandırılmaları gerektiğini ve bu sayede suç işlemeye meyilli diğer çocukların da caydırılabileceğini belirtiyorlar. Ayrıca, bazı durumlarda çocukların yetişkinler tarafından suça teşvik edildiği ve bu nedenle cezalandırılmaları gerektiği de savunuluyor.

Ancak, ceza yaşının düşürülmesine karşı çıkanlar da bulunuyor. Bu görüşü savunanlar, çocukların gelişim süreçlerinin farklı olduğunu, her çocuğun aynı olgunluğa ulaşmadığını ve cezalandırmanın çocukların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması açısından olumsuz etkileri olabileceğini vurguluyorlar. Ayrıca, ceza yaşının düşürülmesinin çocuk suçluluğunu çözmeyeceğini, aksine daha karmaşık sorunlara yol açabileceğini belirtiyorlar.

Adalet Sistemi Nasıl İyileştirilebilir?

Çocuk suçluluğu karmaşık bir sorun olup, tek bir çözüm yolu bulunmamaktadır. Ceza yaşının düşürülmesi gibi radikal çözümler yerine, daha kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda:

  • Eğitim ve farkındalık çalışmaları: Çocukların suç işlemeye yönelmesini engellemek için ailelere, okullara ve topluma yönelik eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılmalıdır.
  • Rehabilitasyon ve destek hizmetleri: Suça karışan çocukların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması için psikolojik danışmanlık, sosyal hizmetler ve eğitim programları gibi destek hizmetleri sunulmalıdır.
  • Adalet sisteminin iyileştirilmesi: Çocuklara yönelik adalet sisteminin daha adil, etkili ve çocuk dostu hale getirilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalı ve uygulamadaki eksiklikler giderilmelidir.

14 yaşındaki Ahmet Mattia Minguzzi'nin трагического ölümü, Türkiye'de çocuklara yönelik adalet sistemini bir kez daha sorgulamamıza neden oldu. Ceza yaşının düşürülmesi gibi tartışmalı konuların yanı sıra, çocuk suçluluğunun önlenmesi ve suça karışan çocukların topluma kazandırılması için daha kapsamlı ve bütüncül çözümler üretilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, her çocuk bir umuttur ve bu umudu yeşertmek hepimizin sorumluluğundadır.

İlgili Haberler