Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri, doğum sürecinde amniyotik sıvıdaki riskleri zar yırtılmadan tespit edebilen bir cihaz geliştirdi. Bu yenilikçi buluş, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenerek büyük bir başarıya imza attı. Projenin detayları ve anne-bebek sağlığına etkileri haberimizde.
Amniyotik Sıvıdaki Riskleri Erken Teşhis Eden Cihaz
Erzurum Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Kanbur'un öncülüğünde geliştirilen proje, doğum sırasında amniyotik sıvı içerisinde meydana gelen dışkı bulaşı ve kanamayı erken tespit etmeyi amaçlıyor. Bu sayede, anne ve bebek sağlığını tehdit eden risklerin önüne geçilmesi hedefleniyor.
Projeye destek veren akademisyenler arasında Prof. Dr. Serap Ejder Apay, Prof. Dr. Bülent Çavuşoğlu, Dr. Öğretim Üyesi Dilruba Geyikoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Ömer Çoban yer alıyor. Ekip, "Doğum Sürecinde Amniyotik Mayide Non-Invaziv Mekonyum ve Kan Tarama Cihazı Geliştirilmesi" projesiyle Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan "buluş" kategorisinde tescil almayı başardı.
Akademisyenler, doğum süreci başladığında amniyotik sıvı içerisindeki renk değişimini ve kanamayı, sıvıyı saran zar yırtılmadan algılayan bir cihaz geliştirmek için uzun süredir çalışıyor. Topladıkları amniyotik sıvı örneklerini bilgisayar ortamında test ederek başarılı sonuçlar elde ettiler. Proje kapsamında uluslararası patent başvurusu da yapıldı ve yakın zamanda klinik deneylere başlanması planlanıyor.
Anne Karnında Dışkı Yutan Bebeklerdeki Ciddi Riskler
Prof. Dr. Kanbur, anne ve bebek sağlığını olumsuz etkileyebilecek konular üzerine yoğunlaştıklarını belirterek, doğum sırasında bebeklerin bazen gaitasını (dışkı) amniyotik sıvıya yaptığını ve bunun ciddi sorunlara yol açabileceğini ifade etti. Kanbur, "Amniyotik sıvı dediğimiz o sıvıyı, etrafını saran zar yırtılmadan görme şansımız yok. Bebekler anne karnındayken bu sıvıyı yutuyor, eğer bebekler bu sıvıya gaitasını yaparsa sıvının yutulmasıyla birlikte bu akciğere yapışmaya başlıyor. Bebek doğduktan sonra akciğer fonksiyonlarının bozulmasına, ciddi solunum sıkıntısı ve fazla miktarda bulaş söz konusu ise ciddi beyin ve böbrek hasarı gibi problemlere ve doğum sonrası uzun süre yoğun bakımda yatmasına sebep oluyor. Bunu engelleyebilmek, anne ve bebe sağlığını korumak için bunu erken dönemde tespit edecek cihaz arayışına girdik" dedi.
Prof. Dr. Kanbur, patent aldıkları çalışma kapsamında TÜBİTAK üzerinden cihaz prototipini üretip gerekli izinleri alarak klinik çalışmalar yapacaklarını ve ardından Türkiye'de kullanılmasını hedeflediklerini belirtti. Cihazın, doğum eylemi başladıktan sonra vajinal ultrason probuna benzeyecek nitelikteki ucunda renk sensörüyle amniyotik sıvı içerisindeki renk değişimlerini algılayabileceğini söyledi.
Dünyada Bir İlk: Benzeri Olmayan Teknoloji
Prof. Dr. Kanbur, geliştirilen cihazın dünyada bir ilk olduğunu vurgulayarak, "Dünyada zar açılmadan ve amniyotik sıvı boşalmadan bu durumu (bebeğin dışkı bulaşını) tespit eden cihaz yok. Cihazımız, doğum eyleminde yapılan vajinal muayene esnasında çok rahat şekilde uygulanabilecek ve bu amniyotik sıvı içerisindeki renk değişimini algılayabilecek. Bunu doğumhanede çalışan ebe ve kadın doğum hekimleri kullanacak. Literatürde bebeğin anne karnındayken doğum eyleminde amniyotik sıvıya gaitasını yapma oranı yüzde 5 ile 30 arasında görülmekte olup, bebeğin eşinden kaynaklı kanamalar ise anne bebek ölümlerindeki en önemli sebeplerden birisi olarak kabul edilmektedir." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Serap Ejder Apay da projenin anne ve bebeğin hayatını kurtarması adına çok kıymetli olduğunu belirterek, laboratuvar deneylerinin sonuçlarının umut verici olduğunu söyledi. Klinik deneylerin de başarılı geçmesi halinde hem Türkiye'deki hem de dünyadaki sağlık camiasının ve tıbbi cihaz üreticilerinin projeyle ilgileneceğini ifade etti.
Atatürk Üniversitesi'nin bu önemli buluşu, erken teşhis imkanı sunarak bebek sağlığını koruma ve anne-bebek ölümlerini azaltma potansiyeli taşıyor. Klinik deneylerin başarıyla tamamlanmasıyla birlikte, cihazın yaygınlaşması ve sağlık sektöründe önemli bir yer edinmesi bekleniyor.