
Lise ve Üniversite Sınavları: Eğitimde Neler Oluyor?
Yıllardır eğitimle uğraşan biri olarak, son zamanlarda yaşanan değişimlerin kontrolden çıktığını gözlemliyorum. Eğitim, bir trafik polisinin işaretleriyle sınırlı işlevsiz bir hale geldi. Eğiticinin yetersizliği doğayı bozamadığı için sevindirici olsa da, bu durum bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Özellikle sözde dini eğitim adı altında merdiven altı mekanlara gönderilen çocuklar, taciz ve intihar vakalarıyla karşı karşıya kalıyor.
Laik Orta Sınıf ve Eğitim İlişkisi
Özel okul fiyatlarının uçtuğu, öğretmenlerin düşük ücretlerle çalıştırıldığı günümüzde, bu okulların hala rağbet görmesi şaşırtıcı. Bir zamanlar çalıştığım okulda güvenlik görevlilerine takılırdım, "Bu paraları size veriyorlar" diye. Güvenlikle kafayı bozmuş bir toplum olarak, çocuğumuzun en azından 8-9 saat güvenli bir mekanda olmasını istiyoruz. Yemek konusuna hiç girmeyelim; çoğu okulda yemekler çöpe giderken, velilere ciddi faturalar çıkarılıyor. Sorun sadece yemeğin tatsız olması değil, çocuklarda beslenme kültürü de neredeyse yok. Peynir, yumurta, zeytin yemeyen çocuk sayısı o kadar fazla ki, simit, poğaça, pizza ve kuru ekmek çocukların tek tercihi haline geliyor. Veliler de ısrar edilmemesini istiyor, çünkü çocukları okula gelmek istemiyor. Peki, bütün gün aç mı kalacak çocuk derdi, bir zaman sonra yorgunluğa dönüşüyor. Bir de servis ücretleri var. Neden eli ayağı tutan bir çocuk metroya binemez? Tüm ortaokul-lise hayatım boyunca okula otobüsle giden biri olarak, şimdi bu durum bana delilik gibi geliyor. Bana soruyorlar, "Sen olsan gönderir misin?" Evet, ben gönderirim; ama çocuğum artık gitmez ki. Çünkü servise binip pahalı kulaklık takmak bir ayrıcalık.
Sınıfsal Ayrımcılık ve Marka Takıntısı
Okul çantasından çorabına kadar her şeyde tuhaf bir sınıfsal ayrımcılık çocukların arasında yayılıyor. Liseden epeydir uzağım ama çalıştığım zamanlarda markacılık en büyük akran zorbalığıydı. Ben de dalgamı geçerdim. Ayakkabıma, çantama bakan çocuklara aldığım yerleri mavrayla söylerdim. Yeni Gine, Vietnam, Kamboçya, Malezya yavruları şaka zannederdi. Çünkü onlar o paçavraların kraliyet salonlarında falan dikildiğini düşünerek kendilerini daha önemli hissetme arzusundaydılar. Ayrıcalık arzusu. Yazık ki ne yazık! Anne babalar farklı mı? Çocuğumun Peru kültürüyle büyümesini istiyorum diyen birine rastladınız mı? Mesela Keçuvaca öğrensin falan. Kızmayın lütfen. Sömürge algısından bahsediyorum elbette. Baskın kültür baskın dil. Ve bu ülkelerin çoğu artık diplomanı al ve git kafasına gelmişken bile halen tüm kalbimizle bizi alsın olmadı yavrumuzu alsın kafasındayız. Bir de üç kuruşu bir araya getirip bu okullara çocuk gönderen beyaz yakalı anne babalar var. Ciddi şekilde tasarruf etmek zorunda kalıyorlar artık. Okul ödemesi kira ödemesi kadar hatta daha da ağır bir kalem haline geldi. Gerçekten kolay değil. Ama vazgeçmiyoruz. Krediler alıyoruz, borçlanıyoruz, tatilleri kısa tutuyoruz ya da gitmiyoruz. Ama yine de X kuşağı otobüsünden fiyakalı bir W ya da Q aktarmasına dahil olsun istiyoruz.
Arzular ve Hayal Kırıklıkları
Bitmeyen bir konvoy bu. Bir arzudan bahsediyoruz. Dürüst olalım. Bizim gibi olmasın, ne demekse. Ve olmayınca da çok bozuluyoruz. Yahu sahiden biz kendimizi bu kadar mı sevmiyoruz? Total okul parası için çoğumuz eziyet çekiyoruz. Hayatlarımızı buna göre dizayn ediyoruz. Ve çocuğumuzu da gittikleri yerde berbat bir kast sisteminin içine alt kadrodan dahil ediyoruz. Ve geri döndüklerinde de hüsran yaşıyoruz. Azıcık anne baba olarak kafamızı rahatlatsak mı? Mesela başımız sıkıştığında kimi arıyoruz, hatırlayın: Sınavla girip kazandığımız ya da mahalleye yakın yazıldığımız lise üniversite arkadaşlarımızı mı yoksa İngiltere Fransa konsolosluğunu mu? Azıcık suyun doğalında akmasına mı izin versek…
Eğitim sistemindeki bu karmaşık durum, velilerin beklentileri, okulların tutumu ve çocukların yaşadığı baskı, geleceğimiz için endişe verici bir tablo çiziyor. Belki de biraz rahatlamak ve çocukların kendi potansiyellerini keşfetmelerine izin vermek, hepimiz için daha iyi bir yol olabilir. Unutmayalım ki, hiçbir okul kalpten saygı duyulan bir ebeveynin değerini katmaz çocuğa. Kesin bilgi.